27 Eylül 2015 Pazar

Benim evim benim kardeşim


Üniversiteyi kazandığımda annem hiç sevinmedi.Hatta teyzemin oğlu beni tebrik etmek için geldiğinde annemi gördü ve "Gerçekten kazandın değil mi?" diye sordu.Puan hesaplamasına göre Hacettepe Eczacılık bekliyordum ama İstanbul Eczacılık gelince kendini Ankara'ya gideceğim fikrine alıştırmış olan annem çok üzülmüştü.

Oysa benim annem ve babam da İstanbul Üniversitesi mezunu:) Kendisi 1970lerde ta Erzurumdan kalkıp İstanbul'a okumaya gitmiş 1997 yılında ben Adana'dan İstanbul'a gideceğim diye karalar bağlıyor.Annem asla adil bir insan olmamıştır:)

Kalktık İstanbul'a gittik.Yurtta kalacağım ve Ankara'da enfes özel yurtlar var İstanbulda daha güzelleri vardır diye başladık dolaşmaya.Bir yurda gittik içerde sidik kokusundan gözünüz yaşarıyor, kadın bizi minicik bir odaya götürdü , "odadaki diğer kız öğrencimiz tiyatrocu, çok sosyal bir öğrenci" dediği an babamın gözü döndü hemen yurttan çıktık:))

Bu sefer bizimkiler bir ev almaya karar verdi.Adanadaki bir evimizi satacağız, üstüne biraz kredi çekeceğiz.Beni ilk dönem için bir uygulama oteline yerleştirdiler.Otelcilik meslek liseleri için kurulmuş oteller bunlar.Çalışanlar öğrenci ve normal otellere nispeten oldukça ucuz.O otelde yaşadıklarımda bir başka yazı konusu olsun.

Annemler ben okuldayken başladılar ev aramaya.Geze geze harika bir ev buldular.70 m2 , okula yakın ve paramızın yeteceği bir ev:)Evi yaptırdık, içine çamaşır makinasından tkoltuğa, tabaktan fırına bir sürü eşya aldık.Annem bir ay kadar benimle kaldı ve sonra gitti.O güne kadar salatalık soymamışım neredeyse, çok da beceriksizim annem giderken "evde yemek yapma, dışarda ye" dedi.Hehe.

Zamanla yemek yapmaya başladım, elektrik su faturalarını otomatik ödemeye bağladım, evi falan da temziliyorum her şey yoluna girdi.Bak hatta bir gün evdeki bir halı beni rahatsız etti dur şunu bir sileyim dedim.Dört yıl boyunca ilk, son ve tek halı silmem.Neyse tam halıyı siliyorum kapı çaldı, açtım ki bir akrabamız:)) Tabi aile içinde namım aldı yürüdü."Kız hem dört yılda okulu bitirdi hem halılarını filan bile ihmal etmedi" :))

O evde ben dört sene okudum.Sonra aileden İstanbul'a her giden o evde kaldı.Aradan geçen on yılda evle herkes kısa süreli ilgilendi.Ben gittiğimde perdeleri yıkadım, halıları sildim:P , toz aldım filan.Ama hep yüzeyden.

Bu sene kardeşim anestezi uzmanlığı eğitimi için İstanbul'da bir yer kazanınca annemler kalkıp İstanbul'a gitti.2 ay kadar kaldılar.Eve doğalgaz döşendi.Parkeler, seramikler değişti, duvarlar boyandı, halılar yıkamaya gönderildi, koltuk yüzleri değişti, balkona banyoya dolaplar yaptırıldı.Ev gıcır gıcır oldu:)

Bu bayramda da kardeşim anneannemin yanına Erzurum'a gideceğini söyleyince biz de kalkıp İstanbul'a gitmeye karar verdik.Her zaman gidebilir ama o evdeyken ailece çocuğun başına toplanıp rahatsız etmekten hoşlanmıyorum.Geçen yıllara nispeten tertemiz ve bakımlı bir ev bizi bekliyordu:) Yuppi!

Evi süpürdüm, sildim, yatakları değiştirdim, çarşafları yıkayıp ütüledim, kardeşimin üç beş parça kıyafetini yıkadım, düzenledim, camları sildim.Ve tüm bunları bir kaç saat içinde hallettim.Yaşasın küçük evler:) Hem biz harika bir tatil yapmış olduk hem kardeşimin evini biraz düzenlediğim için annem çok mutlu oldu.

Ev bize verdiğimiz parayı fazlasıyla ödedi.Hem Adanadaki bir evden çok daha fazla prim yaptı, hem ben orada okudum, hem yıllarca gidip kaldık,hem şimdi Fatih beş sene orada yaşayacak.Şimdi herkes "Duru'da burada okur artık" esprisi yapıyor:P

Kardeşim bu dünyada hem en iyi anlaştığım hem en çok kavga ettiğim insanlardandır.Üniversiteyi kazanıp gittiğimde annemler evden her çıktığında beni ararmış.Saatlerce konuşurdu da ben şüphelenmezdim, telefon faturası gelince annemler anlamış:) Sonra tatilde gittiğimin üçüncü günü kavga başlardı:)

Esprilerime en çok Fatih güler,onun  yaptığı her hareketin arkasındaki anlamı en iyi ben anlarım, o benim saçmalıklarıma katlanır ben onun kabalıklarına:P Tanıdığım en iyi dayılardan biri oldu ve onu her geçen yılda daha çok seviyorum.

Aile olmak bir insanı her şeyiyle kabul etmek sanırım.Yani biz aile olmasak Fatihle birbirimize muhtemelen kıl olurduk ve görüşmezdik ama aile olunca kıl olduğumuz kadar çok seviyoruz da:))

İstanbul gezisinin ayrıntıları bir sonraki yazıya kalsın.Yarın iş var ve Duru'nun okulu da ilk kez 15:30'a kadar sürecek.Yeni maceralara hazır mıyız? :)



5 yorum:

deniz dedi ki...

ne güzel İstanbulda öğrenci olup tek başına evde kalabilmek!.1997-2001 yılları arasında bende bir İstanbul üniversiteli olarak tanışsak sürekli kahve içmeye gelrdim...

Öykücü dedi ki...

Deniz,

E aynı yıllarda aynı yerlerdeymişiz! Ben de 97 girişliyim 2001de mezun oldum.Hangi bölümdü senin? Vay be!

Öptüm.

deniz dedi ki...

İstanbul Fen Fakültesi Fizik Bölümü

EQ dedi ki...

Ah kardeslik.... "ne onunla ne onsuz" hesabi:)

Baya benziyorsunuz kardesinle.
Ay pardon, hala sizli bizliydik di mi? Kardesin-izle ;-)

Öykücü dedi ki...

Ayşe Abla,

Topladım kendimi.Sen diyorum artık;) Baba tarafına çekmişiz ikimizde.Halalarımdan birinin fotokopisi gibiyim.

Sevgiler.

Hakkımda

Bir anne, bir baba ve bir de çocuk.Aşk dolu, neşeli ve eğlenceli bir hayat umuduyla..